Ülkemizde, son yıllarda ailelerin çocuklarını üniversiteye hazırlık konusunda teşvik etme ve bununla ilgili olarak çeşitli kurumlara yönlendirmeleri mevcut. Bu yönlendirmelerin yanlış yapılması, öğrencinin istekleri ve hedefleri konusunda yeterince dinlenmemesi gibi faktörler, öğrencilere yanlış tercihler yaptırabilmektedir.
Konuyu daha net anlayabilmek adına hem öğrencilere hem de ebeveynlere sorduk. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencisi Kardelen Uçarlı, Kayseri Erciyes Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencisi Beytullah Şimşek, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümü mezunu 44 yaşındaki Fethi Yılmaz (ebeveyn), lise mezunu Bertuğ Bulut (ebeveyn) ve Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nermin Koruklu ile görüşmeler gerçekleştirdik.
İyi bir öğrenci profili
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencisi Kardelen Uçarlı, ortaokuldan itibaren resim çizmeye olan ilgisini hiç kaybetmediğini belirterek, “Ortaokuldan beri hep resme ilgim olmuştu, liseye kadar da bu ilgim devam etti. Ancak ailem, resim sanatının bana para kazandırmayacağını, bunun yerine derslerime daha çok çalışıp iyi bir bölüm kazanmam gerektiğini söylediler.” dedi. Uçarlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ailem, üniversiteye hazırlanırken beni dershaneye gönderdi ve iyi bir öğrenci profili yaratmamı istedi. Benden istenen bu profili devam ettiriyorum çünkü kendimi aileme karşı borçlu hissediyorum. Onlar benim için çok şey yaptılar.” Uçarlı, seçtiği bu yolda pişman olmadığını da belirterek, “Güzel Sanatlar okuyup resim sanatında ilerlemeyi de çok isterdim.” diyerek sözlerini noktaladı.
“Tutkum vardı, ben de peşinden gittim”
Kayseri Erciyes Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencisi Beytullah Şimşek ise, psikolojiye olan ilgisinin zamanla tutkuya dönüştüğüne vurgu yaparak, “Ergenlik zamanlarımda psikolojiye ilgi duymaya başladım. Bununla ilgili kitaplar okuyor ve çeşitli programlar izliyordum. Ailem başta hukuk okumamı istedi. Hukuk, eşit ağırlıkla alım yapan bir bölüm. İsteseydim hukuk kazanabilirdim. Ben aileme hukuk okursam psikolojideki kadar başarılı bir öğrenci olamayacağımı söyledim. Dediğim gibi ailem başta çok sıcak bakmadı, ama onlara rağmen bu bölümü seçip buraya geldim.” diyerek sözlerine başladı. Psikolojiye olan ilgisini yalnızca bir içsel tutku olarak hissettiğini, bu nedenle herhangi bir rehberlik öğretmeninden yardım almadığını ve tutkusunun peşinden gittiğini ifade eden Şimşek, “Tutkum vardı, ben de peşinden gittim. Ailem şu an benimle gurur duyuyor. Ben de ilgimi devam ettirip onların benimle daha fazla gurur duymasını istiyorum. Hayatta bazı tutkularımız vardır. Bence en önemlisi bizi bu tutkuya ulaştıracak en kısa yolu seçip, o yolu severek ve ciddiye alarak yürümektir. Yolun sonunda zaten tutkumuz bizi beklemektedir.” diyerek, hedefini gerçekleştirmenin önemine değindi.
Üniversite hayatında en büyük kazanım yalnızca eğitim değil
Özel bir şirkette mağaza müdürü olarak görev yapan 44 yaşındaki Fethi Yılmaz, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümünü, ardından Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümünü tamamlamış bir ebeveyn. Eğitim hayatına dair fikirlerini dinlediğimiz Yılmaz, “Ailem bana hep destek oldu, kararlarıma hep olumlu baktılar, onlara teşekkür etmek istiyorum. Anadolu Teknik’te bilgisayar bölümünü kazanmıştım, ama bir yıl hazırlık zorunluluğu olduğu için çözemediğim bir sorun nedeniyle o bölümü okuyamadım. Mezun olalı 20 sene oldu, ama bir kere bile turizm ile ilgili bir iş yapmadım. Çünkü hayalim olanı değil, sonradan karar verebildiğimi seçmek durumunda kaldım.” dedi ve üniversite eğitiminin kendisi için çok değerli olduğuna değinerek, “Pişman değilim, çünkü üniversite sadece mesleki eğitim vermez. Üniversite, ayaklarımız üzerinde durmayı, sorunları çözmeyi ve iletişim kurmayı öğretir. Bunlar sadece okuduğumuz bölümle ilgili değil, okulun bize kazandırdıklarıdır.” diyerek, üniversitenin öneminden bahsetti.
Yönlendirmek önemli ancak baskı kurulmamalı
Üniversiteye hazırlık aşamasında çocuğa fazla baskı yapmamak gerektiğine dikkat çeken Yılmaz, “Biz ebeveyn olarak elimizden geleni yaparız, ancak çocuk okumak istemeyebilir. Böyle bir durumda da saygı gösterip, onun istediği yoldan gitmesine izin veririm. Olursa da olmazsa da benim çocuğum sonuçta. Ben çocuğumu bir pilot ya da astronot olarak görmeyi çok isterim. Belki bir ütopya gibi gelebilir ama bu yolda ilerlemek isterse saygı duyarım. İlerlemek istemezse de saygı duyarım. Tabii ki bir ebeveyn olarak bazı konularda yönlendirme yapmak zorundayız. Ancak istemediği bir bölümü okuması için bir teşvikte bulunmayı ya da, ‘Şu bölüme git, bu bölümü oku!’ diye yönlendirme yapmayı doğru bulmuyorum.” dedi ve bir ebeveyn olarak çocuklara yönlendirme yapmanın önemli olduğunu, ancak bu konuda aşırı müdahalede bulunmanın doğru olmadığını belirtti.
“Üniversite okumamak hayatımda bir eksiklik”
Kurumsal bir firmanın mağaza müdürü olarak görev yapan 44 yaşındaki Bertuğ Bulut ise, “Üniversite okumamak hayatımda bir eksiklik. Okumadığım için iş hayatına daha hızlı atıldım. Şu an çalıştığım yerde yükselebileceğim en yüksek mertebedeyim, bunun daha üstüne çıkmam için benden bir üniversite diploması istiyorlar. İşimle alakalı olmasa da bir diploma istiyorlar. Bu nedenle keşke okuyabilseydim, okumak isterdim. Spora çok ilgi duyuyordum.” dedi. Spora ilgi duyan ve bu alanda bir şeyler yapmanın hayali olduğunu ifade eden Bulut, bu konudaki düşüncelerini ise şöyle aktardı: “En büyük hayalim voleybolcu olmaktı. Daha önce de söylediğim gibi spora çok ilgiliydim. Spor bölümü benim zamanımda yoktu. Belki olsaydı, oradan devam ederek lisanslı bir sporcu olup belki milli takımda bile oynayabilirdim.”
“Benim için, çocuğumun ne olacağına dair vereceği karar ona aittir”
Çocuğunun gelişim süreciyle ilgili de konuşan Bulut, çocuğunda yaygınsal gelişim bozukluğu olduğunu belirterek, “Biz şanslıyız, bu rahatsızlığını erken fark ettik. Hemen gelişimini artırmak için ilgili yerlere başvurduk. Gelişimiyle ilgili dersler ve kurslar alıyor. Henüz ilkokula başlamadan Türkçe sayıları öğrenmenin ötesinde, İngilizce sayı saymayı bile öğrendi. Hepimizin çocuklarının iyi olduğu alanlar var ve o taraflarını daha iyi hale getirmek için uğraşmamız gerekiyor. Ebeveynler olarak bu desteği çocuklarımıza vermemiz gerektiğini düşünüyorum.” diyerek, çocuğun gelişiminde ebeveyn desteğinin önemine değindi. Ancak, çocuğuna ne olması gerektiği konusunda yönlendirme yapmak istemediğini belirten Bulut, “Ben çocuğumun ne olması gerektiği konusunda destek olmak istemem. Ne olmak istiyorsa o konuda ona sadece destek verebilirim. Ama yönlendirme yapmak kesinlikle istemem. Çünkü bu onun hayatı. Benim için, çocuğumun ne olacağına dair vereceği karar ona aittir.” dedi.
“Ailelerin gerçekleştiremedikleri amaçlarını çocuklarının üzerinden hayata geçirme niyetiyle yaptıkları yönlendirmeler, oldukça zararlı olabilir’’
Son olarak, konuyu derinlemesine anlamamıza yardımcı olan ve bireylerin nihai amaçlarını gerçekleştirebilmeleri için onlara destek olmayı temel hedef olarak belirlediklerini vurgulayan Prof. Dr. Nermin Koruklu ise, öğrencilerin yaşadığı zorluğu ve ailelerin yaptığı baskıyı şu sözleriyle ifade etti: “Öğrencilerimizin kendi potansiyellerini keşfetmeleri ve bunları ortaya çıkarmaları için neler yapılabileceğini, hangi ortamların nasıl hazırlanabileceğini sürekli olarak araştırıyoruz. Bu süreçte onlara rehberlik etmek bizim için çok önemli. Her bireyin kendine özgü ilgi ve yetenekleri vardır. Birey, her zaman üniversite hayatında bu yeteneklerini tam anlamıyla keşfedemeyebilir. Ancak, 'ara eleman' dediğimiz farklı alanlarda edindiği bilgi ve tecrübelerle de kendi hayatını kurabilir ve sürdürebilir.”
Ailelerin, çocuklarını kendi hevesleri doğrultusunda yönlendirmesinin sağlıksız sonuçlar doğurabileceğine dikkat çeken Koruklu, “Ailelerin gerçekleştiremedikleri amaçlarını çocuklarının üzerinden hayata geçirme niyetiyle yaptıkları yönlendirmeler, oldukça zararlı olabilir. Burada esas olan, ailenin ne düşündüğü değil, çocuğun ne istediği ve hangi alanda başarılı olduğudur. Öncelikle çocuğun ilgi ve yeteneklerini anlamak önemlidir.” şeklinde konuştu. Bireyin iş doyumunun ve yaşam doyumunun, ancak onunla örtüşen alanlara yönelmesiyle oluşabileceğinin de altını çizen Koruklu, “Bireylerin kendilerine uygun alanlarda ilerlemeleri, yaşam doyumunu artırır. Sonuçta, kişinin hayatta en iyi olabileceği alanı bulup onu ortaya çıkarmak bizim mesleğimizin temel amacıdır.” diyerek sözlerini sonlandırdı.
ADÜ Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nermin Koruklu, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencisi Kardelen Uçarlı, Kayseri Erciyes Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencisi Beytullah Şimşek, mağaza müdürü Fethi Yılmaz ve Bertuğ Bulut’a, bizlere aktardıkları görüşleri için teşekkür ederiz.
Haber: Egemen Ege
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...