TÜİK’in 2022 verilerine göre, son bir yılda 180 bin çift boşandı. Yine bu verilere göre, boşanmaların yüzde 32.7’si evliliğin ilk beş yılında gerçekleşti ve 180 bin çocuğu etkiledi. Tüm bu rakamların ardından evlilik hızıyla benzer orantıda ilerleyen boşanma davaları merak konusu haline geldi.
Boşanma davalarının hem hukuki hem de psikolojik bir tarafı olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda birçok soru işareti oluşmakta. Hukuki tarafını anlamamız açısından Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Avukat Bilal Öncü, bu davaların genel hatlarıyla neden ve nasıl oluştuğunu bizlere anlattı. Ayrıca bu süreçteki psikolojik desteğin önemi nedeniyle de Ege Üniversitesi Psikoloji mezunu Ceren Yağcıköseoğlu, aile terapisinin boşanmadaki önemini bizimle paylaştı.
Boşanma davaları
Evli kişilerden her birinin Türk Medeni Kanunu’nda yer verilen sebeplerden biri veya birkaçını öne sürerek açtığı davaya boşanma davası denir. Zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı, evlilik birliğinin sarsılması gibi sebeplerle dava açıldığını aktaran Öncü, “En çok karşılaştığım boşanma nedenleri; evlilik birliğinin sarsılması ve zinaya dayalı boşanma davaları.” dedi.
Çekişmeli ve anlaşmalı boşanma davaları
Öncü, Türk Hukuk Sistemi’nde ve uygulamada evli kişilerin, evlilik birliğini sona erdirebilmeleri için önlerinde seçenek olarak iki ayrı boşanma davası açma imkanları olduğunu belirtirken, “Birincisi, ‘çekişmeli’ diye tabir edilen boşanma davasıdır. Bu davada eşlerden biri Türk Medeni Kanunu’ndaki sebeplerden birine veya birkaçına dayanarak boşanma ve varsa diğer talepleri ile birlikte bir dava açmaktadır. Çekişmeli diye tabir edilen boşanma davasında karşı taraf yani davalı, davacının açtığı davaya cevap verebilir veya kendisi de karşı dava açıp farklı taleplerde bulunabilir. Mahkeme, tarafların iddialarını, beyanlarını, öne sürdükleri delillerini değerlendirip bir karar verir.” sözleriyle çekişmeli boşanma davalarını açıklayarak, bu davalarda tarafların hangisinin kusurlu olduğu ve kusurun ağırlığının oldukça önemli olduğuna dikkat çekti.
İkinci olarak, diğer bir yol olan anlaşmalı boşanma davasını açıklayan Öncü, “Anlaşmalı boşanma davasında, taraflar kendi özgür iradeleriyle hazırladıkları şartlarla mahkemeye başvurup, davalarını boşanma kararı ile sonuçlandırabilmektedirler. Anlaşmalı boşanma davası açabilmek için Türk Medeni Kanunu’nda yer alan bazı şartların bir arada mevcut olması gerekmektedir. Öncelikle anlaşmalı boşanma davası açabilmek için eşlerin en az bir yıl evli kalmış olmaları gerekmektedir. Eşlerin mahkemeye birlikte başvurması veya birinin açtığı davayı diğer eşin kabul etmesi gerekmektedir. Ayrıca mahkeme hakiminin anlaşmalı boşanmaya karar verebilmesi için, tarafları bizzat dinleyerek, iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi gerekmektedir.” sözlerine ek olarak, boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda, taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi hakimin uygun bulmasının şart olduğunu söyledi. Hakim tarafından yapılabilecek değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya karar verildiğini belirtti.
Daha az yıpratıcı, daha hızlı sonuç
Her iki dava türünün de önemli oranda tercih edildiğini belirten Öncü, eşlerden her ikisi de boşanmak istiyorsa, anlaşmalı şekilde boşanmanın taraflar için daha avantajlı olacağını ifade etti. Öncü, “Anlaşmalı boşanma davası, çekişmeli boşanma davasına göre çok kısa sürede sonuçlanabilmektedir. Taraflar, usulüne uygun bir biçimde anlaşmalı olarak boşanma talep ettiklerinde, günler haftalar içinde boşanabiliyorken, çekişmeli boşanma davasının sonuçlanabilmesi için bazen birkaç yıl gerekebilmektedir. Ayrıca dava süreci anlamında, anlaşmalı boşanma davasının, çekişmeli boşanma davasına göre taraflar için daha az yıpratıcı olduğu söylenebilir. Çünkü çekişmeli boşanma davasında hem süreç çoğu zaman uzun sürmektedir, hem de bazı durumlarda tarafların birbirlerine yönettikleri ağır ithamlar eşler üzerinde olumsuz etki oluşturmaktadır.” diyerek anlaşmalı boşanma davasında, davanın temeli, tarafların özgür iradelerine ve anlaşmalarına dayandığı için sürecin daha az yıpratıcı olacağını belirtti.
Boşanmak için başvuran çiftlere, tüm bu süreçlerden önce psikolojik bir destek almalarını tavsiye ettiklerini ekleyen Öncü, bunun dava tarafından yönlendirilebilen bir karar olmadığını da ekledi.
Aile Terapisi
2017 yılında kendi danışmanlık merkezini kuran Ceren Yağcıköseoğlu, genellikle çift ve aile danışmanlığı yapmaktadır. Ailenin, bir sistem olduğunu belirten Yağcıköseoğlu, “Biz bu sistemde ihtiyaç duyulan şeyler üzerinde çalışıyoruz. Burada amacımız, çiftler ve ailelerin yaşadığı problemleri çözmek. Yani o sistemin içerisinde işlevsel olmayan şeyleri fark etmek ve daha sonra çiftler arasında sistemle ilgili eksik ve işe yaramayan parçaları bulup, işlevsel hale getirmek.” dedi.
Genelde aile terapistine başvurma sebepleri belli problemlerden kaynaklı olsa da, bazen bir problem olmaksızın evlenme öncesinde ilişki danışmanlığı almak isteyenlerin de olduğunu belirten Yağcıköseoğlu, “Daha sağlıklı bir ilişki için, evlilik öncesinde ilişkiye bir bakım vermek, daha sonra yaşama ihtimalleri olan problemleri en aza indirmek, daha doyumlu bir ilişki yaşamak için evlilik öncesi danışmanlık alan çiftler de oluyor. Diğer grupta ise problem yaşadıklarında destek almaya gelen çiftler oluyor. Genelde sadakatsizlik, iletişim problemleri, çift arasında geçen öfke problemleri, çiftin ailesi olan kök ailelerin oluşturduğu problemler, ekonomik problemler, çocuklarla ilgili problemler, teknoloji bağımlılığı gibi problemlerden dolayı başvurabiliyorlar.” dedi.
Boşanma kararından önce ne yapılabilir?
Yağcıköseoğlu, boşanma için gelen danışanların genelde aile terapistini denemek, en azından ileride “bunu niye yapmadık” ve “keşke demeyelim” diyerek başvurduklarını söyledi. Yağcıköseoğlu, “Danışanlar en son seviyede geldikleri zaman bir anlaşma yaparak terapiye başlıyoruz. Boşanma bir seçenek ama biz bu seçeneği bir tarafta tutalım, ‘bu ilişkide yaşanan problemlerle birlikte ne yapabiliriz’, ‘gerçekten bu sürece gönüllü müsünüz’ diyerek başlıyoruz. Yaşanan problemlerle ilgili beklentilerini konuşuyoruz. ‘Neler yapılabilir’, ‘ne oldu da bu ilişki buraya geldi’, ‘başında nasıldı, şu an nasıl’ gibi sorularla sürece bakıyoruz.” sözleriyle sürecin iyi değerlendirilmesinin önemine dikkat çekti.
Boşanma kararı vermek için, emin olmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Yağcıköseoğlu, “Tüm yollar denenmiş olmalı. Danışanlarla yaptığımız anlaşmada, gerçekten bu ilişki bir boşanma ise, buna bir karar verilecekse önce neler yapılabilir diye bakılmalı diyoruz.” sözlerine ek olarak sürecin biraz da hem işlevsel hem de uzun olmasından kaynaklı genelde danışanların net bir karar verdiğini belirtti.
Değişim hayat boyunca kaçınılmaz
Evliliğe başlarken olduğumuz kişi ile, ilerleyen zamanlarda olduğumuz kişinin farklı istekleri ve ihtiyaçları olabileceğini göz ardı etmememiz gerektiğini belirten Yağcıköseoğlu, “Önemli bir nokta şu ki, ilişkiye başladığımızda o dönemki kişi olarak başlıyoruz. Yani evliliğe bir adım attığımızda o dönemki ihtiyaçlarımız, düşüncelerimizle başlıyoruz ama sonraki süreçlerde biz de değişiyoruz ve gelişiyoruz. Değişim hayat boyunca kaçınılmaz. Burada şunu öngörmek gerekiyor ki, ideal eş veya kendimize uygun eş seçerken önce kendimizi iyi tanımamız gerekiyor. Çünkü kendimizi iyi tanımalı ve değişimi de göz ardı etmemeliyiz. Bizim de kendi içimizde değişeceğimiz şeyler olabilir. Karakterimiz değişmeyecek ama ihtiyaçlarımız değişecek. Yani, 20 yaşındaki sen ile 30 yaşındaki sen arasındaki ihtiyaçlar, istekler farklı olabilir. Dolayısıyla partnerimizi o zamanki kişi olarak tercih edeceğiz.” dedi.
“Evlilikte yaş gerçek bir olgudur”
Boşanma ve ayrılık gibi kararların, kendinizi tanımakla ortaya çıktığını ekleyen Yağcıköseoğlu, erken yaşta evlilik yapan kişilerin kendi gelişim süreci devam ettiğinden, ilişki içerisinde değişimlerin muhakkak olacağını vurguladı. Yağcıköseoğlu, “Kendini çok fazla tanımayan, erken yaşta evlilik yapan kişilerin kendini tanımaya emek vermemiş olan kişiler olduğunu farz edersek, hayata dair beklentilerini ve ihtiyaçlarını sorgulamaya fırsat bulamamış bu kişilerin, genelde evlilikle ilgili sorgulamaları otuzlu yaşlarda başlar. Burada yaş yüzde 100 doğru orantılı olmasa da, gerçek bir olgudur. 30-35 yaşlarında evlenmiş olan kişilerin, ihtiyaçlarını bilen, kendini daha iyi tanıyan kişiler olduğunu gözlemliyorum. Dolayısıyla boşanma oranı da daha az oluyor ama bu yaşlarda evlenmeye karar vermek de zorlaşabiliyor. Çünkü kişi ne istediğini daha iyi biliyor.” sözleriyle 30 yaş sonrasında evlenmeye karar vermiş birinin boşanmayla ilgili düşüncelerinin daha az olabileceğine de dikkat çekti.
Evliliğin ilk yıllarından beri var olan bir problem varsa ve evlilik devam ettiği sürece bu problem devam ediyorsa, burada bir ilişki problemi vardır diyen Yağcıköseoğlu, dolayısıyla bu ilişkinin çözülmesinin, ele alınmasının zor olduğunu, ama gelişmesinin mümkün olduğunu belirtti. “Burada önemli olan, gerçekten gönüllü, ilişkiyi sürdürmek için çabalayan, karşıdaki kişiyi olduğu gibi kabul etmektir. Bu nedenle baştan beri süregelen bir problemle, sonradan ortaya çıkan bir problemi seansta görüşmek çok daha farklı şeyler.” diye ekleyen Yağcıköseoğlu, problemin zamanında fark edilmesinin kolaylık sağlayacağını söyledi ve sözlerini noktaladı.
Haber & Fotoğraf: Fatma Sevdi
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...