Afetlerde kaybolan bir canı bulmak, enkaz altındaki en ufak yaşam belirtisini yakalamak çoğu zaman saniyelerle yarışmayı gerektiriyor. Bu zorlu görevde en büyük yardımcılarımızdan biri eğitimli arama kurtarma köpekleri. Onların sahadaki başarısı ise büyük bir özveri ve sabırla çalışan eğitmenlerinin emeğine dayanıyor.
Afet anlarında sahada görev alan, aynı zamanda yıllardır köpek eğitimi üzerine çalışan Tevfik Gül ile bir araya geldik. Hem arama kurtarma köpeklerinin nasıl bir eğitim sürecinden geçtiğini hem de bu sorumluluğun insanda bıraktığı izleri kendisinden dinledik.
Köpek eğitmenliği yolculuğunuz nasıl başladı?
Bunun sihirli bir geçmişi yok. İlkokuldan beri köpeklerin peşinde koştururken buldum kendimi. Beni bu mesleğe yönlendiren neydi bilmiyorum ama beni köpeklerden daha mutlu eden bir şeyi çok fazla görmedim hayatta. Hep köpeklerle beraberdim.
AKUT ile yollarınız nasıl kesişti? Gönüllülük fikri nasıl başladı?
Ben ilk köpeğimi 16 yaşımda eğittim, bir sokak köpeğiydi.Tesadüfen oynarken otur, yat, kalk gibi komutları öğrettim daha sonrasında köpek eğitmenliğine merak sardım çünkü büyüklerimden takdir görmeye başlamıştım, bu da beni onure etti. Bunun üzerine köpek eğitimine yoğunlaşmaya başladım ancak elimde bir kaynak, bilgi alabileceğim bir yer yoktu. Askere gidip gelene kadar bu böyle devam etti. Köpek eğitmenliğinin böyle bir şeye dönüşeceğini tahmin etmemiştim, planlamamıştım. Askerden döndükten sonra internet kafede arkadaşlarım oyun oynarken ben köpek eğitimini ve köpeklerin nasıl canlılar olduğunu araştırıyordum. Var olan bilgimin üzerine birazda burdan bilgi edinip alman çoban köpeğimi eğittim. Eğittiğim alman çoban köpeğini veterinere götürdüğümde, veterinerimin bana vermiş olduğu motivasyonla bu işi döndürebileceğimi anlamış oldum. Çünkü bana şöyle diyordu; ‘Müşterilerimizden bir sürü eğitime gönderdiğimiz köpekler var hiçbiri böyle değil. Neden sen köpek eğitmenliği yapmıyorsun?’ demesiyle bunun üzerine düşünmeye başladım. Sonra daha derinlemesine araştırdım ve Köpek Irkları Federasyonu olduğunu öğrendim. Bu federasyonların sınav yaptığını öğrendim. Sınavlarda ne isteniyor bunu öğrenmek için İstanbul’da daha önce bu köpeklere bu işleri öğreten bir kişinin yanına gittim. Sadece 15 gün orada kaldım döndükten sonra alman çoban köpeğimden hariç bir köpek daha edindim. Köpek sporları olduğunu öğrendim ve bir buçuk yıl köpek sporlarıyla ilgilendim. Her gittiğim sınavdan nerdeyse kupayla veya madalyayla dönüyordum. Ancak bu işin kupa ve madalyadan ileri gitmediğini anladım. Bu beni onure ediyordu çok güzel bir şeydi ama çevremdeki hiçbir şeye faydası yoktu ve çevremdeki kimseyle bu konuyu konuşamıyordum. Daha sonra internette arama köpekleri ile ilgili bir habere rastladım. Arama köpeklerinin Türkiye’de yetersiz olduğunu okudum. Sonrasında da arama köpeklerini araştırmaya başladım. Oradan öğrendiğim bilgilerimle köpeğimi yetiştirdim, sınava girdim, bir iki tane Köpek Irkları Federasyonları ile İzmir’de sınav düzenledik. Girdiğim sınavlarda da başarı gösterdim. Sonrasında arama-kurtarma derneklerini araştırmaya başladım. Hali hazırda devlet memuru olduğum için bir kuruma giremezdim. Sivil Toplum Örgütünde gönüllü olmayı düşündüm ve benim görüşüme, düşünceme en yakın olan AKUT olduğunu öğrendikten sonra AKUT ile iletişim kurmaya çalıştım. Maalesef başarısız oldum ama pes etmedim yinede iletişim kurmak için uğraşıyordum. Bu sırada AKUT’un Kuşadası’nda stand kurduğunu öğrendim. Neler yaptığını ve yapacaklarını halka anlatıyorlardı. Bende hemen gidip kendimi tanıttım, ekip liderine kendi durumumu anlattım. Bu durumu çok sevdiler, çok mutlu oldular. Almam gereken eğitimleri aldım, köpeğimi sınava soktuktan sonra ilk operasyonuma katıldım. Şizofreni olabileceği ancak tanısı konulmamış 4 gündür kayıp olan bir kişiyi jandarma ekiplerinin çağırması üzerine köpeğimle aramaya katıldık ve hızlı bir şekilde adamı bulduk. Bu şekilde de arama-kurtarma köpeklerinin içerisine girmiş oldum.
Bu eğitim sürecinde köpeklerin karakterleri veya yetenekleri ne kadar rol oynuyor?
Öncelikle köpeğin akredite olması gerekiyor. Bir sınava girmesi ve bu sınavda devlet kurumuna kendini kanıtlaması gerekiyor. Kazazedeyi ısırmaması, enkazdan korkmaması gerekiyor. Aşırı gürültüden, çığlıklardan, insanların paniklerinden, siren seslerinden balyozdan, çekiçten korkmaması gerekiyor. Korkmadan işini yapabilmesi için çok rahat köpekler ve çalışmaya, aramaya hevesli köpekler istiyoruz. Ama sadece köpeğin arama yapması da bizim için yeterli değil. Çünkü en iyi arama yapabilecek köpekler av köpekleri. Av köpekleri içgüdüsel olarak avını arıyor ama bize bizimle aynı zamanda işbirliği yapmaya hevesli köpekler yani eğitilebilirliği yüksek köpekler gerekiyor. Bunun için özel ırklar var. Bunlardan bir tanesi Belçika Malinois’i.
Dünyada belli başlı kendini kanıtlamış ırklar var çünkü işbirliğine yatkın. Bütün köpekler hemen hemen arama yapar ve arama yapmaya yatkındırlar ama aynı zamanda eğitilebilirlik lazım. Bizim köpekten istediğimiz şey sadece enkazın üzerine çıksın, ormana gitsin birilerini arasın değil; bizim istediğimiz şey aynı zamanda benimle beraber yürüsün, durduğum zaman otursun ve beni beklesin, ben köpeği gönderdiğim zaman gitsin, buraya gel dediğimde sorgusuz sualsiz yanıma gelsin. Köpekten istediğimiz şeyler bunlar afet yerinde bizim için olmazsa olmaz şeyler. Bu yüzden eğitilebilirliği yüksek ırklar var köpeklerimiz bu ırkların arasından seçiliyor ve her seçilen köpek de bu işe uygun olmayabiliyor. Örneğin köpeğin oyun oynama güdüsü çok yüksek çok hırslı çok güzel oyun oynuyor ama afet bölgesine geldiği zaman oradaki stresi kaldıramıyor kendini kapatıyor. Bir köpeği yetiştirmek için minimum bir buçuk iki yılınızı harcıyorsunuz, bu bir buçuk iki yıl sonra böyle bir şeyle karşılaşıyorsunuz, enkazının altında yakınları olan insanlar sizden bir ümit bekliyor ve sizin de orada şunu söylemeye aslında hakkınız yok: “Köpeğim korkuyor”. Evet bu bir canlı için çok normal evet köpek korkabilir ama yakını enkazın altında kalan insan için bundan daha kötü bir cevap olamaz. O yüzden çok önem göstermemiz gereken bir iş, asla riske atamayız.”
Arama-kurtarma köpeklerinin seçiminde nelere dikkat ediliyor? Her köpek bu görev için uygun mu?
Birincisi bakacağım ilk şey köpeğin oyun güdüsünün çok yüksek olması. Örneğin ben yavru bir köpeğin karşısında oyuncağı sallıyorsam o oyuncağı hiç vazgeçmeden kovalaması, yakaladığında ise bırakmamasını isterim. Eğer köpeğin oyun güdüsü çok yüksek ama agresifleşmeye başlıyorsa bunu istemeyiz. Çünkü ileride kazazedeyi ısırma ihtimali var. Köpeğin oyun güdüsü çok yüksek agresifleşme huyu yoksa daha sonrasında korkuları var mı buna bakarız. Yüksek zemine çıkartırız, bu zemini sallarız, ani sesler çıkartırız; köpek o anda ne yapıyor ne tepki veriyor bunu gözlemleriz. Burada da köpeğin çok rahat olmasını isteriz, köpek bunların hiçbirini umursamasın sadece oyun oynamayı düşünsün. Yani av güdüsü çok yüksek olacak, korkuları olmayacak, sinir sistemi kontrol edilebilir derecede olacak, bunlar varsa o köpek çalışmaya değer bir köpektir. Her köpeğin karakteri birbirinden çok farklı. Yani her Belçika Malinoisi arama yapamadığı gibi dışarıdaki herhangi bir köpek de arama yapamaz diyemeyiz. Elbette ki çıkabilir ancak nadir olur. Genelde de arama yapabilecek köpekler terlik kaçırıyor, ısırıyor diye yavruyken söndürülür.
Eğitimde karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdir?
Kazazedeler. Yani şöyle çoğu zaman yavru bir köpekle çalışıyoruz ama köpeğimiz 6-7 aylık olduğunda bizim sahaya inmemiz gerekiyor. Doğa arama yaptıracaksak doğaya, enkaz arama yaptıracaksak enkaza gitmemiz gerekiyor. Ama maalesef ne yeterli sayıda çalışabileceğimiz enkazımız var ne de o enkazın içine sokabileceğimiz kazazedelerimiz. Yani burada kazazede dediğimiz arkadaşlar bizim için olmazsa olmazlar. Çünkü bu işin yarısı aslında kazazedeye kalıyor. Aynı zamanda bilgili ve tecrübeli kazazede olması gerekiyor. Yaşadığımız en büyük zorluklardan birincisi kazazedeler ikincisi çalışma alanları.
Bir olay yerine gittiğinizde köpeklerin çalışma düzeni nasıl işliyor?
Türkiye'deki her ekibin hatta dünyadaki her ekibin kendi arasında iç iletişimi var. Eğer çok büyük bir afet değilse bölgesel bir afet ise o bölgede en yakın kim varsa hangi ekip varsa o intikal ediyor. Önce olay değerlendirmesi yapıyoruz. Bu bölgede ne oldu, ne zaman oldu, kaç kişi var, kaç canlının çıkma ihtimali var, benim köpeğim için burada herhangi bir tehlike var mı bunları analiz ettikten sonra arama yapılıp yapılmamasına karar veriyoruz.
Köpek ile eğitmeni arasındaki güven bağı nasıl inşa ediliyor ve bu bağ görevlerde nasıl önem taşıyor?
Şöyle köpekler sürü hayvanlarıdır. Ben köpeklerimi eğitirken köpeğimi kendi çocuğum gibi veya kardeşim gibi arkadaşım, dostum gibi düşünmüyorum çünkü köpekler sürü hayvanlarıdır. Kurttan geldikleri evrimsel olarak kanıtlanmış bir şeydir. Kendimi onlarla çalışırken kurt sürüsündeymişim gibi çalışıyorum. Bir sürü yönetmek istiyorsanız o sürünün gözünde alfa konumuna gelmeniz gerekmektedir. Alfa konumuna gelebilmek için de biraz köpek gibi düşünüp köpek gibi hareket etmeniz gerekir. Köpek gibi düşünüp hareket etmekten kastım köpeklerin içgüdülerini ve bu içgüdüleri nasıl kullanacağınızı biliyor olmanız lazım. Sürü liderliği, sürü için çok ağır bir görevdir. Dış dünyadaki bütün tehditlerden, tehlikelerden korumak sürü liderlerinin görevidir. Eğer köpek sizi sürü lideri olarak görürse ve size yeterince güvenirse, köpeğin kafası rahat eder. Çünkü bir yerden bir tehdit geliyorsa köpek der ki ‘Burada bir sorun olursa zaten bu halleder.’ köpekler bu şekilde sahiplerini çok daha yakın hissederler, onunla vakit geçirmekten daha çok keyif alırlar.”
Sahada yaşadığınız ve sizi derinden etkileyen bir anınızı bizimle paylaşabilir misiniz?
Son yaşamış olduğumuz Kahramanmaraş depreminde hemen hemen her şey çok etkiledi. Deprem günü Osmaniye'deydik çok fazla arama-kurtarma ekibi geldiği için bize Hatay'ın çok kötü olduğunu söylediler ve oraya yönlendirdiler. Hatay'a girdiğimiz ilk günün gecesi bütün gece çalışma yaptık. Gece olduğu için etrafın ne kadar kötü olduğunu ne durumda olduğunu bilmiyorduk. Tamamen yıkılmamış hafif yan yatmış bir binaya arama yaparak çatısına çıktım. Hem Köpeğimin hem de benim birazcık soluklanmaya, dinlenmeye ihtiyacımız vardı. Çatıda otururken hava yavaş yavaş aydınlanmaya başladı duvara sırtımı yaslamış bir şekilde oturuyorken hava artık iyice aydınlandı. Hava aydınlandıktan sonra ayağa kalktığımda bütün şehrin yok olduğunu gördüm. Hala kafamda tamamen atlatabilmiş değilim tabii ki, kimsenin de kolay kolay atlatabileceğini düşünmüyorum.
Böyle hayati önem taşıyan bi alanda görev almak, gönüllü olmak sizin hayatınızı nasıl değiştirdi?
Şöyle değiştirdi kendi içimde kendi benliğimde bir huzura kavuşmuş oldum. Bana bu dünyadaki yerimin burası olduğunu sanki dünyaya bunun için gelmişim gibi hissettirmeye başladı. Sevdiğim bir işi yapıyorum, sevdiğim canlılarla çalışıyorum ve çok keyif alarak yaptığım bir şey. Hiç tanımadığım insanları o kadar çok mutlu ediyor ki… Bugün bir anneyi en mutlu eden şey evladının hayatta kalabiliyor olmasıdır. Sizin sayenizde hayatının kurtulmuş olmasıdır. Bunu da defalarca kez gördüm bu zaten başlı başına yeterli benim için.
Can dostlarımızın arama-kurtarmadaki rolüne ilişkin toplumdaki farkındalık düzeyini yeterli buluyor musunuz?
Çok değil. Şöyle çok değil birçok yerde köpeğe yeterince inanç olmadığını, köpeğe inancın çok yüksek olmadığını görebiliyorum. Köpeğin güzel bir şov aracı olarak birçok yerde kullanıldığına şahit oluyorum ancak köpeğin gerçek manada operasyonlarda yerinin doldurulamayacağını çok iyi biliyorum ve bunu da çok kez kanıtladım. Teknoloji bu kadar ilerlemişken bile köpeğin burnu kadar işe yarayabilecek hassas bir cihaz üretilemedi henüz.
Doğru çalışmayla, köpeği doğru yönlendirmeyle, çalışma alanında doğru tekniği uyguladığınız takdirde köpekten daha iyi bir araç yok.
Bu alanda gençlere veya gönüllü olmak isteyen bireylere neler tavsiye edersiniz?
Mutlaka bu işi bilen kişilerle konuşmaları gerekiyor. Bu işin zorluklarını anlamaları, öğrenmeleri gerekiyor çünkü bu konuyla alakalı senede 50-60 kişi çıkar gelir konuşulur. Hatta köpek alıp gelenler bile oluyor ancak 3 ay 5 ay sonra evinde oturup bilgisayar başında hayal kurmak kadar kolay olmadığını görmüş olup bu konudan vazgeçen çok fazla insan oluyor. Bu yüzden önce bilen kişilerle konuşmaları, işlerin nasıl yürütüldüğünü en azından operasyon olmasada arama köpekleri sınavını görüp, bu köpeklerden ne isteniyor bunları öğrenip, bunun üzerine karar vermeleri gerekiyor. Daha önceden arama köpeği yetiştirmiş biriyle mutlaka yüz yüze görüşmeleri gerekiyor.
Köpekten istediğimiz şeyler aslında basit şeyler değil. Çalıştığımız köpek bir avcı ve biz bu avcının domuzu, tavşanı umursamayıp sadece oyuncağının peşine düşmesini istiyoruz. Köpeği bu hale getirmek de aslında dışarıdan bakıldığı kadar kolay bir iş değil. Yani kısacası bu iş gerçekten emek isteyen, sabır isteyen bir iş hemen sonuç alabileceğiniz, başarıya ulaşabileceğiniz bir iş değil ne yazık ki.
Arama-kurtarma çalışmalarına adanmış yıllarını ve deneyimlerini bizlerle paylaşan Tevfik Gül’e teşekkür ediyor ve onun gibi gönüllülerin varlığının toplum için ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
Haber: Ezgi Balcı
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...