Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


ADÜ’LÜ TİYATRO OYUNCUSU TUĞÇE KARABAYIR İLE TATLI BİR SOHBET

18.11.2025
Kültür Sanat

 

Çocukluk hayalini gerçeğe dönüştüren başarılı oyuncu Tuğçe Karabayır, sahneye olan tutkusunu, Aydın Adnan Menderes Üniversitesindeki öğrencilik yıllarını ve tiyatroya bakış açısını içtenlikle anlattı. 

 

Türkiye’nin pek çok şehrinde sahne alarak geniş bir seyirci kitlesine ulaşan, enerjisi ve doğal performansıyla tanınan oyuncu Tuğçe Karabayır, sahne tutkusunun çocuk yaşlarda başlayan bir serüven olduğunu söylüyor. İlkokul yıllarında katıldığı bir gösteride sahnenin büyüsüne kapıldığını anlatan Karabayır, o anın hayatının yönünü belirlediğini ifade ediyor. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde geçirdiği öğrencilik dönemini hem sosyal hem de sanatsal açıdan verimli olarak tanımlayan başarılı oyuncu, mezuniyet sonrası “Yetenek Sizsiniz Türkiye” yarışmasıyla adını geniş kitlelere duyurdu. Ardından BKM ve Güldür Güldür Show ile profesyonel yolculuğu hız kazanan Karabayır, bugün hem tiyatro sahnelerinde hem de Modern Kadın dizisinde rol alarak seyirciyle buluşmaya devam ediyor. Tiyatronun canlı ve gerçek doğasına bağlılığını her fırsatta dile getiren oyuncu, “Sahne benim yerim, orada var oluyorum,” diyerek sanatla kurduğu güçlü bağı özetliyor.

 

Çocukluk yıllarınızdan sizi bugün olduğunuz noktaya taşıyan ne oldu? 

Sahneye olan tutkum ilkokul yıllarında başladı. Okulumuza bir sihirbaz gelmişti, sahneye birini çağırdılar, balon tutmam istendi. Balondan bir kuş çıkınca herkes alkışlamaya başladı ve o an büyülenmiştim. Sahnenin büyüsünü o gün hissettim. O günden sonra hep sahnede olmak istedim. Ayrıca küçükken bize sık sık tiyatro salonlarını temizletirlerdi, küçüktük ama sahnenin içinde olmak, kulisinde dolaşmak, perdesini aralamak bu tutkumu daha da güçlendirdi. Devamında sürekli sahnedeydim; ortaokulda münazaralarda yer aldım, lisede ise Türkiye genelinde düzenlenen liseler arası tiyatro yarışmasında “Ümit Vadeden Oyuncu” ödülünü kazandım. 

 

ADÜ’de geçen öğrencilik yıllarınızdan biraz bahseder misiniz? 

Aydın’da öğrencilik yıllarım çok özel geçti. O dönemde bir öğrencinin sahip olabileceği pek çok imkân vardı. Halk oyunlarında oynar, tiyatrolarda yer alırdım. Okulun olanakları oldukça fazlaydı. Şimdiki aklım olsa o yılları çok daha dolu dolu geçirmek isterdim ama olmadı. 

 

Kariyer yolculuğunuz nasıl ilerledi? 

Ailem oyuncu olmamı istemedi, ben de öğretmen olmayı istemiyordum. Bu nedenle ADÜ Çocuk Gelişimi Bölümünü seçtim çünkü içinde drama eğitimi vardı. “En azından tiyatrodan tamamen kopmam.” diye düşündüm. Mezun olduktan sonra bir yıl sözleşmeli öğretmenlik yaptım ama sahneye duyduğum özlem hiç bitmedi. 2008 yılında üniversite arkadaşlarımla birlikte Yetenek Sizsiniz Türkiye yarışmasına katıldık ve Türkiye üçüncüsü olduk. Yarışmadan sonra Acun Medya’dan BKM’ye geçtim. Ardından Güldür Güldür Show serüveni başladı. Güldür Güldür Show benim için bir dönüm noktasıydı. O zamanlar çok toydum. Hatta bir oyuncu arkadaşım bana “Sen Kibariye gibisin, çok yeteneklisin ama cahilsin.” demişti. Gerçekten de o dönem hiçbir şey bilmiyordum ama orası benim için adeta bir okul oldu. Bir yıl sürdü ama çok şey öğrendim, kariyerim için büyük bir basamaktı. 

 

Sinema, film sektörüne geçiş yapmayı düşündünüz mü? 

81 ilde tiyatro yapmak benim için çok büyük bir gurur. Her şehirde seyircimizi bulabiliyoruz, insanlar tiyatroya hâlâ büyük ilgi gösteriyor. Aslında sinema birçok açıdan gelişti, teknoloji ilerledi ama tiyatronun yerini hiçbir şey alamadı, alamayacak da. Çünkü tiyatro çok canlı, çok gerçek; sahnede, seyirciyle birebir temas var. Teknoloji geliştikçe, yapay zekâ her şeyi yapar hale geldi. Artık bir oyuncunun yaşlandırılmış hâlini bile gerçek oyuncuya ihtiyaç duymadan yaratabiliyorlar. Televizyonda neredeyse bizim oynamamıza bile gerek kalmadı. Ancak tiyatroya henüz bir “çözüm” bulamadılar çünkü tiyatroda duyguyu, enerjiyi, insanın nefesini birebir hissetmek gerekiyor. Evet, tiyatro televizyona göre daha az kişiye hitap ediyor ama bence bu onu daha özel kılıyor. Tiyatro benim kendi işim, aynı zamanda kendi işimin patronuyum. Bu durum bana büyük bir özgürlük ve mutluluk veriyor. Sahnede olmayı, doğrudan seyirciyle buluşmayı hiçbir şeye değişmem. Diğer işlerde hep sahne arkasında durmak, beklemek zorunda kalıyorsun, bu bana göre değil. Yetenekli olduğumu düşünüyorum ve bu kadar emek verirken dizilerde arka planda, mutfakta yemek yapan ya da sadece geçiş sahnelerinde yer alan bir karakter olmak istemem. Çünkü sahne benim yerim, orada var oluyorum.  

 

Modern Kadın dizisinde yer almak nasıl bir deneyimdi sizin için? 

Güldür Güldür Show’a ilk katıldığımda, İrem Sak’a büyük bir hayranlık duyuyordum. Onu uzun zamandır izliyor ve hem oyunculuğunu hem enerjisini çok beğeniyordum. Sette tanıştıktan sonra kısa sürede yakın arkadaş olduk. Bir gün bana yeni bir dizi yazdığından bahsetti. Ben de o projede yer almak istediğimi söyledim. İrem, rol için deneme çekimine gerek olmadığını, karakterin bana çok uygun olduğunu söyledi. Bu proje, skeçlerin dışında yer aldığım ilk önemli oyunculuk deneyimimdi. O rolü oynarken büyük bir keyif aldım ve benim için çok özel bir anlam taşıdı. Şu anda dizinin ikinci sezonu yazılıyor ve ben de yeni bölümleri sabırsızlıkla bekliyorum 

 

Oyunculuk kariyerinizde hiç vazgeçmeyi düşündüğünüz bir dönem oldu mu?

Açıkçası oldu. Özellikle İstanbul’a ilk taşındığım dönem çok zorluydu. Audition’a gidiyorsun, olur deniyor; sonra günlerce haber gelmiyor. Maddi kaygılar, aileden uzak kalmak… Bunlar gerçekten yoruyor insanı. Ama sonra sahneye çıkınca tüm o zorluklar önemini kaybediyor. “Ben burası için yaratılmışım,” dediğim çok an oldu ve hep devam ettim.

 

Oyunculuğu bir meslek olarak seçmeseydiniz hangi işi yapıyor olurdunuz?

Muhtemelen yaratıcı bir alanda olurdum. Belki kostüm tasarımı, belki çocuk kitabı yazarlığı… İçimde hep hikâye anlatma isteği var. Sahne olmazsa da başka bir platform mutlaka bulurdum.

 

Bugüne kadar sahnede yaşadığınız en unutulmaz an hangisiydi?

Bir oyunda ışıklar aniden kesilmişti ama seyirci o kadar içindeydi ki kimse kıpırdamadı. Biz replikleri karanlıkta söylemeye devam ettik ve seyirci alkış kıyamet bizi takip etti. O an “Gerçek tiyatro böyle bir şey” diye düşündüm. O bağ, o güven duygusu… Hiç unutamam.

 

Komedi dışında farklı türlerde de oynamak ister misiniz?

Kesinlikle. Komedi bana çok yakışıyor ama içimde dramatik bir rolün de altından kalkabileceğime dair bir his var. Ağlatan bir karakter oynasam seyirci de şaşırır bence, güzel de olur. Oyunculukta sınırlar koymayı sevmiyorum.

 

Genç oyunculara en çok hangi konuda tavsiye verirsiniz?

Kendilerini başkalarıyla kıyaslamasınlar. Sosyal medya dönemindeyiz; herkes harika bir hayat yaşıyormuş gibi ama gerçek başarı, perde kapandığında ya da kamera durduğunda “Bugün iyi iş çıkardım” diyebilmektir. Bir de çok okumak, çok gözlem yapmak gerekiyor. Oyuncu insan biriktirendir.

 

Seyirciyle ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?

Onlara karşı büyük bir sorumluluk hissediyorum. Sahneye çıktığımda sadece bir performans sergilemiyorum; onlara ruh hâlimi, enerjimi, hikâyemi taşıyorum. Bu yüzden her oyun öncesi kendimi sıfırlarım. Bence seyirci bunu hissediyor.

 

Haber: Yağmur İrem Ulaşlı 

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?

  Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE

  Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00