Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


TİYATRODA PERDENİN ARKASINDA Kİ DÜNYA

03.05.2024
Kültür Sanat

 

Hep perde önünü gördüğümüz tiyatronun hiç perde arkasına tanıklık ettiniz mi? Tiyatronun göz önünde sergilenen boyutunun dışına çıkarak perdenin arkasında yaşananlara cevap buluyoruz.  

 

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, “Tiyatro yalnız hoş vakit geçirme, bir eğlence aracı değildir. Bir ulusun fikri seviyesini, yaşayışını ve zevkini de yansıtan büyük bir sanat dalıdır.” diyerek tiyatronun önemini vurgulamıştır. Tiyatro, farklı yaşamlar tattırır, yeni hikâyeler, yeni bilgiler barındırır. Ancak tiyatro sadece perdenin önünde gördüğümüz anlardan ibaret değildir. Perdenin önü kadar arkasında da kocaman bir “oyun” döner. Gördüğümüz dakikalık, saatlik her oyun aslında perdenin arkasında aylar önce defalarca oynanmış oyunlardır. Biz o kocaman emeklere kısa bir zaman dilimi içinde şahit oluyoruz. Perde arkasının büyülü geçen anlarını İzmir Karşıyaka Tiyatrosu’nda yer alan ışık ve ses teknikeri Arda Yıldırım, ışık teknikeri Özkan Aktulun, tiyatro oyuncusu İpek Çakır, yönetmen ve oyuncu Gamze Vardar, profesyonel oyuncu Yıldırım Önür ve gönüllü oyuncu Serkan Kocataş ile ele aldık. 

 

“Bu arka taraf ayrı bir dünya”

Tiyatro hayatına henüz 13 yaşında adım atan Arda Yıldırım, “Burada ses ve ışık teknisyeni olarak görev alıyorum. Ondan önce oyunculuk yapıyordum. 5 yıldır buradayım. Henüz küçükken başladım ve inanılmaz severek yapıyorum. Bizim işimiz kontrol işidir. Performans sırasında mikrofonları, hoparlörleri ve diğer ses ekipmanlarını kontrol ederiz. Efektlerin, müziğin ve ışığın doğru zamanlarda girmesi için çok çalışırız.  Oyunda kontrol bir nevi bizde oluyor. Yönetmen direktifler veriyor ama oyun esnasında yönetmen rolüne bürünüyoruz. Işık ve ses oyunu yönetir. Elbette bu bir gerginlik veriyor. İnsanlar dışarıdan kolay görüyor, her şeyi tek tuşla hallettiğimizi düşünüyorlar. Asla kolay denilebilecek bir iş değil. Bu arka taraf ayrı bir dünya. Konum olarak en arkada olabiliriz ama tiyatronun en içindeniz.” dedi.  

 

“Bizim hata yapma gibi bir seçeneğimiz yok”

Oyun esnasında kendilerine büyük bir görevin düştüğünü söyleyen Özkan Aktulun,  “Biz provalarımızı oyundan çok önce gerçekleştiriyoruz. Bizim hata yapma gibi bir seçeneğimiz yok. Biz oyun sırasında oyuncunun ağzından çıkacak kelimeyi bekliyoruz. Onların söyleyeceklerine odaklanıp tam o sırada ses ve müziği giriyoruz. Işık veya ses önden giremez. İkisi aynı anda doğru zamanda girmelidir.” ifadelerine ek olarak “Elbette tüm oyuncuların emeği paha biçilemez ama arka tarafta yani görünmeyen kısımda bizim emeğimiz de unutulmamalıdır. Çünkü verdiğimiz emek çok fazla. Biz arkada oyuncu sahnedeyken onunla bir nevi oyunu oynuyoruz. Onlarla sözleri, eylemleri takip ediyoruz. O kadar hâkim olmamız gerekir ki, ışığın ve sesin gireceği kelimenin ne zaman geleceğini bilmemiz gerekir. Kaçıramayız. Ama ola ki kaçırdık, oyun yine devam eder. Oyuncular profesyonel oldukları için bizim hatamızı seyirciye göstermemeye özen gösterirler ama böyle bir durumun olması da bizi üzer.” diye konuştu.

 

“Arka taraf müthiş heyecanlı bir yer”

Tiyatro hayatında 26 yıldır yer alan İpek Çakır, “Sahnede gördüğünüz yaşamlar kadar arkada ayrı hikâyeler dönüyor. Arka taraf müthiş heyecanlı bir yer. Dekorları birlikte tasarlıyoruz, bazen evden bile dekor getiriyoruz. Perdenin arkasında çok güzel bir birlik var. Herkes kendinden bir şeyler katmak için çaba sarf ediyor. Gerçekleştirdiğimiz provalar ise haftanın 3-5 günü sürebiliyor ama provalar inanılmaz zevkli geçiyor. Arkadaki iyi iletişim sahne önüne de yansıyor. İyi anlaşıldığı zaman karşılıklı roller daha başarılı sergileniyor. Yani sahnede gördüğünüz enerjinin asıl sırrı arkada ki ilişkilerdir. Kuliste ve provalarda oyun esnasında kimin nerede hata yapabileceğini, nerede güleceğini bildiğimiz için oyunda bu noktalarda destek oluyoruz. Tabi bazen neye güldüğünü bildiğimiz için bizler de üzerine gidip güldürebiliyoruz.” ifadelerinde bulundu.

 

“Perde arkası dediğimiz yerde aslında apayrı bir tiyatro döner”

Tiyatroya oyuncu olarak başlayan ve tiyatroda yönetmenlik yapan Gamze Vardar, “Hem yönetmenlik hem de oyunculuk yapıyorum. Perde arkası dediğimiz yerde aslında apayrı bir tiyatro döner. Değişik şeyler yaşanıyor. Bazen perdenin arkasında sahneye çıkması gereken kişiyi zorla sahneye atıyoruz. Çok fazla heyecan oluyor. Rolünü kaçırıp bekletenler oluyor. Hata yapsak dahi seyirciye göstermemeye özen gösteririz. Birbirimize destek oluruz. Örneğin ben ışıkların kapandığı bir sahnede tökezleyip düştüm. Her yerim kan içindeydi. Oyunu sürdürmem gerekiyordu. Oyun bitene kadar seyircilere bir şey çaktırmamaya çalıştım. Mesela şöyle bir şey de var, perde arkasında kendimiz oluyoruz ama sahnede başka bir kişi oluyoruz. Tüm özellikler değişiyor. En garip olan ise rahatsızlandığım bir gün perde arkasında rahatsızlığımın farkındaydım ama sahneye çıkıp büründüğüm kişinin öyle bir rahatsızlığı olmadığı için o an farkında olmuyordum. Kendimizden ayrılıp tamamen rolü yaşar bir hal alıyoruz.” dedi ve sözlerine şu şekilde devam etti “Ne yazık ki insanların çoğu tiyatroya tanınan, bilinen isimler geldiği zaman ilgi gösteriyorlar. Bizlere maalesef sıradan gözüyle bakıyorlar. Tiyatroya ünlüler gelmediği için hiç ilgi göstermiyorlar. Bu kötü bir durum. İnsanların tiyatroya gelmesi gerekir. Sadece ünlü var gidelim düşüncesinde olmamalılar.”

 

“Sadece isim yapmış tiyatrolara rağbet gösteriyorlar”

Profesyonel olarak oyunculuk yapan, 13 yaşında sektöre adım atan Yıldırım Önür, “Oyun öncesinde okuma provalarımızı gerçekleştiriyoruz. Bu provalar sahnede gerçekleştiriliyor. Kimisi önce okuma provasını yapıp ardından provaya geçiyor. Biz ikisini aynı anda yapıyoruz. Bizim için bu yöntem daha rahat oluyor. Tüm detaylarıyla haftanın birkaç günü provalarımızı yapıyoruz. Tüm genel provaların ardından sahneye çıkmaya hazır oluyoruz.  Bu süreç 2 aya yakın sürüyor.” diye belirtti. İnsanların tiyatroya genel bakış açılarına değinen Önür, “Genel olarak toplumun bakış açısı kötü. Sadece isim yapmış tiyatrolara rağbet gösteriyorlar. Bizim daha çok kemikleşmiş belli bir izleyici kitlemiz var. İnsanlar ünlü bekleyip isim yapmış yerleri tercih ediyorlar. Bu bizi elbette üzüyor. Tiyatro kıymetli bir daldır. Bu şekilde sınırlandırılmamalıdır.” dedi.

 

“O kusursuz maskeyi takmak bizim sizlere olan saygımızı gösterir”

Tiyatro sahnelerinde gönüllü oyuncu olarak yer alan Serkan Kocataş, “Evet insanlar bizi ilk kez perde önünde görünce onlara bu işi çok iyi yapıyor ya da kusursuzmuş gibi görüyor olabilirler ama bizler o perdenin önüne gelmeden önce o perdenin arkasında binlerce başarısızlığı hatayı yapa yapa, sorunları gidere gidere tırmanıyoruz o basamakları. Yaptığımız en ufak ses tonunun bile binlerce provası denemesi  yapılmış olarak çıkıyoruz karşınıza. Çünkü o kusursuz maskeyi takmak bizim sizlere olan saygımızı gösterir. O maske ne kadar pürüzsüz ise o kadar iyi iş çıkarmış oluruz. Perde arkası bana göre sahne önünde yaşanan olaylara kıyasla daha zor ve karmaşık geliyor çünkü bizler sahnede oynarken perde arkasının da bizlerle aynı şekilde ilerlemesi gerekiyor. Bu ilerlemeyi yaparken elbette hatalarla karşılaşıyoruz, ummadığımız anda aksesuar kaybolabiliyor ya da kıyafet değiştirme anına ışığın kapanmaması bizi zora sokabilir. Ya da sahneye çıkması gereken anda çıkamayan fenalaşan arkadaşlarımız oluyor bu yüzden hepimiz diğer rol arkadaşlarımızın da rollerini ezberlemek zorunda kalıyoruz. Çünkü aksi bir durumda başkasının yerine geçebiliyoruz. Bunlar yaşanmasını istemediğimiz ama ihtimalini değerlendirdiğimiz durumlardır. Sahne arkasında zamanlama, ayarlama bizler için çok önemli ve zor bir durumdur. Dekorun değişmesi gereken zamanda değişmemesi bizleri oldukça zorlayan diğer etkenlerdendir.” ifadelerinde bulundu.

 

Bir söz vardır, ‘Tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatıdır.’ Bir toplumu anlamak için sanattan kopuk yaşanmamalı. Tiyatro yüzyıllardır hayatımızda yer alan bir sanat. Bu sanatın görünmeyen boyutunu bize anlatan İzmir Karşıyaka Tiyatrosu çalışanlarına sonsuz teşekkür ederiz.

 

Haber: Kevser Dayan

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN

Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

TÜRKİYE'NİN İLK MATEMATİK MÜZESİ

Aydın'ın Efeler ilçesinde, Türkiye'nin ilk matematik müzesi olma özelliğine sahip ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00