Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


TİYATRODA MASKE VE KUKLA SANATI

03.06.2023
Kültür Sanat

 

Tiyatroda görselliğin, estetiğin ve yaratıcılığın önemi büyük. İyi bir metin ve yetenekli oyuncuların yanında işi büyüten unsurlardan bir tanesi de dekor. Maske ve kukla tasarımlarının yanında kostüm, makyaj ve oyunculukla beraber tiyatronun tam içinde bulunan Candan Seda Balaban, özgün ve yaratıcı çalışmalarıyla sanat hayatını sürdürüyor.

Eczacılık mesleğini bırakarak maske ve kukla tasarımcılığına yönelmiş ve ardından tiyatronun farklı alanlarında da çalışmalar yapmış olan Candan Seda Balaban ile maske ve kukla tasarımcılığını ve sanat hayatını konuştuk.

 

Kendinizden bahseder misiniz?

Tiyatro sanatında çeşitli dallarda tasarım yapan bir sanatçıyım, kukla ve maske tasarımıyla beraber oyunculuk da yapıyorum. Aslında alaylıyım fakat çocukluktan beri sanatın çeşitli dallarında eğitim aldım. Baleden tutun, klasik gitara kadar… Daha sonrasında eczacılık fakültesini kazandım. Hiç istemediğim bir bölümü okudum ve üç yıl kadar da bu işi yaptım. Sonrasında bu mesleği yapmak istemediğime karar verip maske üzerine yoğunlaşarak, hayalim olan tiyatroya girmiş oldum. Bu işe başladığım zamanlarda ülkemizde maske alanında uzmanlaşmış çok insan yoktu ve hâliyle alaylı olarak benim için işler çok da kolay olmadı. 1999 yılında eczacılığı bırakarak bu alana yöneldim, 2004 yılında da atölyemi açmamla işler ilerledi.

 

Yeteneğinizi nasıl fark ettiniz?

Kendimi bildim bileli yaratıcı işlerle uğraşırdım, yeteneklerimin farkındaydım. Yöneldiğim kurslar bile hep sanat ile ilgiliydi hiç gidip de basketbol veya futbol oynamadım, alanım hep sanattı. Girmek istediğim alanı tespit ettikten sonra, “Ben bu alanda nasıl yetkinleşirim?” diye düşünerek hareket ettim. Seramik, heykel ve desen dersleriyle ilerledim. Bu meslek konuşarak ve “Yapıyorum” diyerek olmuyor; çalışmak ve yaratmakla kendini gösteriyor. Mesleğe gireli 21 yıl oldu ama ben maske teknikleri öğrenmeyi hâlâ bırakmadım; çünkü hayat değişiyor, teknoloji gelişiyor, yeni malzemeler çıkıyor. Ben de bunların yanında kendimi güncel tutmaya çalışıyorum. Amacım hiçbir zaman yerimde saymak olmadı. Daima “Nasıl yaratırım, nasıl gelişirim?” derdindeydim. İnsanlar birçok farklı alana ilgi duyabilir ancak bu alanları birleştirerek meslek hâline dönüştürdükleri zaman, zengin ve özgün işler ortaya çıkabilir diye düşünüyorum.

 

Mesleğinizde ticari kaygılar yaşadınız mı?

Ticari kaygılar tabii ki oldu ama hiçbir zaman “Bu işe nereden girdim” gibi laflar etmedim, hiç pişman olmadım. Çünkü ben alanımda çok mutluyum. Israrlı, istikrarlı olursanız ve dayanırsanız gerçekten güzel sonuçlar yaşamak mümkün.

 

Maskelerin yaratım sürecinden bahsedebilir misiniz?

Maskenin öncelikle kağıt üzerinde tasarımını yapıyorum. Cepheden ve profilden iki boyutlu tasarımı yapılıyor. Bu iki boyutlu tasarım, üç boyutlu bir forma gelebilmek için tıpkı bir heykel yapar gibi çamur yardımıyla modelleniyor. Çamur modelimi tamamladıktan sonra mutlaka fotoğraflıyorum. Çünkü hatalarımı ve simetri problemlerini karşıdan bakınca anlamak zor olabiliyor. Fotoğrafta daha net göründüğü için yanlışlarımı düzeltebiliyorum. Daha sonra, çamur modelin alçıyla kalıbını alıyorum; bu işleme negatif kalıp deniliyor. Genellikle aynı maskeden birden çok yapacaksam bu işlemi uyguluyorum. Esnek ve yüze uyumlu olduğu için 6-7 kat kâğıdı üst üste koyarak kalıpların içinde kullanıyorum. Sonuç olarak bir maskenin modelleme, kalıp, kurutma, kesim, macun gibi işlemlerden geçerek oluşması yaklaşık bir haftayı buluyor.

 

Maske ve kukla tasarımıyla başladığınız mesleğinizi nasıl dekor, makyaj ve kostüm tasarımına kadar götürebildiniz?

Şöyle ki, belki de farklı farklı alanlarda geziniyor olsaydım bazı şeyler karşıma çıkmayabilirdi ama ben her zaman tiyatronun içindeydim. Böylelikle alanımdan uzaklaşmamış oldum. Örneğin, kukla ve maske tasarımcısı olarak girdiğim bir tiyatroda ekibin ihtiyaçları doğrultusunda makyaj ve kostüm alanında çalışmaya başladım. “Tasarım işi bir bütündür” düşüncesinden yola çıkarak, çalıştığım yere maskesini ve kuklasını benim yaptığım bir oyunun tasarımında ve makyajında da bulunursam bir bütünlük sağlanabileceği önerisiyle gittim ve o yönde bir ilerleme yaşadım. Bu işler esnasında provalarda bulunmamla -ve kendimi de göstermiş olmalıyım ki- oyunculuk teklifi almaya başladım derken, aslında bu alanlara da girmiş oldum. Amacım daima elimi zengin tutmaktı ve sürekli yaratmak oldu.

 

Yorulduğunuz zamanlarda nelerden beslendiniz ve ilham aldınız?

Kendi artistik anlayışınızı korurken oyunun ve ekibin akışına da uyumlu olabilmek gerekiyor. İsteneni doğru kavrayarak üretmek gerekiyor, bu çok kolay bir şey değil ancak çok çalışarak gerçekleşen bir şey. Yorulduğum zamanlarda durmaya çalışarak kendimi şarj ettim. Daima üretken bir insan olmaya çalıştım. Üretkenlik beni hep besledi. Bu sene 51’inci prodüksiyonumu yaptım ve 20 yılın içinde bunun gerçekten önemli bir sayı olduğunu düşünüyorum. Bu işe geç girdiğim için, sürekli üreterek açıklarımı kapatmaya çalıştım. Her üretimi bir deneyim olarak görüyorum. 

 

Maske ve kukla tasarımcılığı yapmak isteyen sanatçı adaylarına neler tavsiye edersiniz?

Ben alaylı olduğum için çok uzun yıllar eksik olduğumu düşündüm ve sürekli bu açığımı tamamlamaya çalıştım. Çünkü bir yandan sistem bana bunu sürekli hissettiriyordu. Birikim arttıkça özgünlük de beraberinde geliyor. Her durumun eksileri ve artıları vardır fakat benim alaylı bir sanatçı olarak avantajım, akademik anlamda bir hocamın olmamasıydı. Bu durum da beni itaatkâr bir yaratıcı olmaktan kurtardı. Daha özgün ve kendi fikirlerimle hareket ederek yaratma alanım oldu. Bence yeni neslin en büyük problemi, bilgiyi para olarak düşünmeleri, her şeyi maddi kazanca çevirme istekleri... Benim dönemime kıyasla günümüz imkânları çok geniş, sürekli öğrenmeye ve kendilerini geliştirmeye çalışsınlar ama bir video izleyerek tasarımcı olunmadığını da unutmasınlar. 

 

Haber: Mehmet Umutcan Kaya

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN

Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

TÜRKİYE'NİN İLK MATEMATİK MÜZESİ

Aydın'ın Efeler ilçesinde, Türkiye'nin ilk matematik müzesi olma özelliğine sahip ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00